İçişleri Bakanı Soylu Çanakkale'de
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Çanakkale Boğazı'na 1915 yılında gelen kara bulutları o kara zihniyeti bu ülkenin hatta Orta Doğu coğrafyasının her köşesinden gelen şehit ve gazilerimizin gayretleriyle nasıl püskürttüysek bugün de aslında ellerini boğazımızdan çekmeyen bir karanlık zihniyete karşı aynı mücadeleyi şehitlerimizin torunları olarak bizler vermek zorundayız." dedi.
Soylu, AK Parti Merkez İlçe Başkanlığınca Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İlahiyat Fakültesi İGDAŞ Kongre Merkezi Seyit Onbaşı Konferans Salonunda düzenlenen Barbaros Mahallesi üye toplantısında yaptığı konuşmada, salondaki ruhun 1915'i bütün anlayışıyla kucaklayan ruh olduğunu belirtti.
16 Nisan'daki referandum un alelade bir seçim olmadığının altını çizen Soylu, "1915'te yazılan kahramanlık destanı nasıl geleceği şekillendirmişse ve biz bugün nasıl hür ve özgür bir şekilde yaşayabiliyorsak, 780 bin kilometrekarede ay-yıldızlı bayrağımızı nazlı nazlı dalgalandırabiliyorsak, hemen yanı başımızdaki şu güzel camiden semalara 'Allahu Ekber Allahu Ekber' denilen o Ezan-ı Muhammedi nasıl ulaşıyor ve o bizim bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün, kardeşliğimizin, tarihimizin ve geleceğimizin teminatı ise bu millete inancını, gücünü, kardeşliğini yeniden hatırlatmış ve dünyaya göstermişse, işte bizleri buraya getiren anlayış da aynı ruh, aynı anlayışın kendisidir." diye konuştu.
"Çanakkale Boğazı'na 1915 yılında gelen kara bulutları, o kara zihniyeti, bu ülkenin hatta Orta Doğu coğrafyasının her köşesinden gelen şehit ve gazilerimizin gayretleriyle nasıl püskürttüysek bugün de aslında ellerini boğazımızdan çekmeyen bir karanlık zihniyete karşı aynı mücadeleyi şehitlerimizin torunları olarak bizler vermek zorundayız." diyen Soylu, şöyle devam etti:
"Biz onu Çanakkale'den kovduk. Hani bir deyim var ya 'kapıdan kovsan, bacadan girer' misali o gün mücadele ettiğimiz zihniyet aradan geçen 102 yıl boyunca asla pes etmemiştir. Hedefleri, bu milletin iradesinin işbaşına gelmemesini temin etmektir. Hedefleri bu milletin birlik ve beraberliğinin önüne geçmektir. Çünkü bu millet ayağa kalkarsa ne olacağını önce Çanakkale'de sonra Kurtuluş mücadelemizde net bir şekilde öğretmiştir. İşte bunun için yıllardır planlarını sergilemekten asla geri durmadılar. İşte bunun için yıllardır 'Ey millet siz bir devlet kurarsanız iktidar olursunuz ama muktedir olamazsınız' diye bir anlayışı sürekli bizim üzerimizde tutmaya çalıştılar. Tek parti döneminde bu milleti vatandaş ve halk diye ayıran bu zihniyettir. Yıllar sonra AK Parti döneminde bu ısrarından vazgeçmeyen, 'Profesörle çobanın oyu bir mi?' diyen zihniyet de aynı zihniyetin ta kendisidir. Menderes döneminde 6-7 Eylül olaylarıyla beraber bu ülkeye fitneyi sokmak isteyen zihniyet de aynı zihniyetin ta kendisidir. Aynısını 59 yıl sonra 6-7 Ekim olaylarıyla tekrarlayan zihniyet aynı zihniyettir."
Bakan Soylu, "Eğer içinizden birisi AK Parti'yi sadece bir parti olarak değerlendiriyorsa ve ben 'Bir partinin içinde bulunuyorum.' diyorsa bir yanlışlık içindedir. AK Parti bir siyasi parti değildir. AK Parti sadece seçim kazanmak, iktidara gelebilmek ve ülkeyi yönetmek, yol, baraj, hastane, köprü yapmak için var olan bir siyasi partinin adı değildir. AK Parti bir siyasi parti değildir. AK Parti bu milletin rengidir, özüdür, geleneğidir, karakteridir. AK Parti bu coğrafyada ve bütün dünyada ortaya koyduğumuz medeniyet hareketinin kendisidir, ismidir ve milletin yarına hep birlikte gideceği ışığın ta kendisidir." diye konuştu.
Yeni sistem
Bu milletin hep iyi adamların yanında olduğuna dikkati çeken Soylu, şunları aktardı:
"Biz bu sistemle bugün CHP'nin yeni yeni bulduğu ortaklarla savunduğu bu sistemle bir başbakanı verdik. Bir maliye bakanını verdik, Türkiye'nin en başarılı dışişleri bakanından birini verdik. Dertleri onlar değildi, dertleri o kişiler değildi, dertleri neydi biliyor musunuz? Dertleri milletti. Değerlerine sahip olan, anasını bilen, babasını bilen, kardeşini bilen, ailesini bilen, camiyi, imamı bilen, öğretmeninin elini öpen bu milleti kimliksizleştirmek istiyorlardı. Bir sürü iftira attılar. Aynen 17-25 Aralık'ta kıymetli Cumhurbaşkanımıza attıkları gibi. Aynen sözlerini dinlemedikleri zaman rahmetli Özal'a iftira atıkları gibi. Demirel'i eşiyle terbiye etmeye çalıştıkları gibi. Ahlaksızca iftiralarda bulundukları gibi. Biz duygusal insanlarız. Televizyonda film seyrederken bile bu millet hep iyi adamın yanında olmuştur. Hep onu tutmuştur. Önüne bir mesele geldiği zaman hakkın ve hakkaniyetin yanında olmuştur. Adaletten ayrılmamıştır çünkü kulaklarımızda biz hep bir şeyle büyüdük, Hazreti Ömer adaletiyle. Koyun hikayesini büyüklerimiz bize anlatarak büyüdük.
26 Mayıs günü 27 Mayıs'ın olacağı hiç kimsenin aklına gelmemiştir. Rahmetli Menderes de öyle söyler. Derler ki öyle bir şey var, o da der ki 'Benim askerim bana bunu yapmaz' der. 1971 muhtırasının bir gün öncesi hiç kimse 11 Mart'ta böyle bir şey düşünmemiştir. 28 Şubat'ı hep beraber yaşadık, Türkiye bir noktaya doğru gidiyordu, terörizm vardı tasviye edilmeye çalışılıyordu, Refah-Yol iktidarı vardı, iyi hatırlamanızı isterim, esnaf emekli kendine ait yeni bir yol bulmuştu. Biraz rahatlamaya başlamıştı ama en önemlisi bu ülkede özgürlükler, hürriyet insanların kıyafetleri üzerinden yargılanması sona ermişti, 27 Şubat'ta hiç aklımıza böyle bir şey gelmiyordu."
"Bu cesaret Allah'tan geliyor"
15 Temmuz girişimini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vatandaşa çağrısını değerlendiren Soylu, "(Bana o akşamı tarif et) derseniz o akşamı bir tek cümle ile tarif etmek istiyordum 'Bir milletin cesareti olur' bunu Çanakkale'de gördük. Kurtuluş Savaşı'nda, İstiklal Harbi'nde gördük ama bir millet çıplak elleriyle beraber tankların önüne çıkıp yukarıdan aşağıya helikopterlerden o insanların birer birer öldürülmesi talimatları veriliyor, bombalar atılıyor, o hala Miletim' diyorsa ben bir kul olarak sadece şunu söyleyebilirim, bu cesaret insanın kendisinden değil Allah'tandır."
Soylu, "Şunu söyleyeyim birileri anlatıyor. Recep Tayyip Erdoğan'a 'evet, tamam' diyoruz ya 'ondan sonrası' diyorlar. Onun bu ülkeye yanlış yapmayacağını, büyük hizmetleri olduğunu biliyoruz. Türkiye'yi bir noktaya getirdi, sessiz devrimler gerçekleştirdi, okullar yaptı, bu ülke insanına yakışır her türlü hizmeti onun ayağına getirdi. Getirmeye devam ediyor ama ondan sorası ne olacak? Biz bu badireleri hepimiz yaşadık. Kimisi başörtüsüyle okula gidemezken, kimisi mezhebinden dolayı aşağılandı, kimisi inancından, kimisi etnik kökeninden dolayı yaşadı. Biz bir şeye karar vereceğiz. Bundan kurtulacak mıyız, kurtulmayacak mıyız?" açıklamasında bulundu.
Ülkelere yüz yılda bir lider geldiğini vurgulayan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan bizi kurtarabilirse Recep Tayyip Erdoğan kurtarır, bu milletle beraber. CHP, net söylüyorum kaç yıldan beri 24, 25, 26 bir ileri bir geri, neden peki? Kutuplaştıran kim? Kendi ideolojisinden ödün vermeyen kim, o kavgaların içerisinden ödün vermeyen kim, 'millete sana ihtiyacımız yok' diyen kim? Çünkü 'Beni bir günde gazete manşetleriyle iktidara getirmeye çalışıyorlar, iktidara da gelmeme gerek yok zaten iktidardayım' diyor. Siz ne yaparsanız yapın, milletin oyu bir bakıyorsunuz yargı bir karar çıkartıyor, bir bakıyorsunuz Anayasa Mahkemesi bir karar çıkartıyor. Eski Türkiye'nin medya patronları manşet atıyorlar. Diyorlar ki 'Biz yöneteceğiz.' Hadi hadi yönet bakalım, yeni sistemi istememelerinin sebebi bu. Yeni sistem 50'nin üzerinde alırsan tam 5 yıl istikrarlı bir hükümet verecek ama 5 yıl içinde ter dökeceksin, korkmayacaksın, Güneydoğu'ya gittiğinde 'aman Türk bayrağı olmasın sakın' diye talimat verip, PKK tasallutu altında miting yapmayacaksın Kılıçdaroğlu."
Soylu, yeni sistemde parlamentonun çok daha güçlü olacağının altını çizerek, "Çocukluğumdan beri siyasetin içindeyim, bir bildiğim var, bu sistem gitmez. On yıllardır 'Bu sistem ancak değişirse Türkiye hedeflerine ulaşacak' diyenlerden biriyim. Bakanlık yapıyorum, gece 3'e, 4'e kadar, Cumhurbaşkanımız gece 4'e, 5'e kadar çalışıyoruz. 15 gündür Meclise gitmedim." ifadelerini kullandı.
kaynak haberler.com
YORUMLAR