"BUGÜN 15 TEMMUZ"
15 Temmuz 2024 - 12:56
Bugün, Aziz Milletimizin bağımsızlık yolunda elde ettiği tüm demokratik kazanımların arasından sızıp, tıpkı bir tümör gibi Milli İrade’ye yıllarca tahakküm eden, yurt dışına aklını ve sırtını dayayan darbeci vesayet aklının yenildiği ve Milli İrade’nin tam anlamıyla hâkim olduğu gün.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basmasıyla başlayan Millî Mücadele’nin şifresi olan Hakimiyet-i Milliye, TBMM’nin açılması, savaş meydanlarındaki zafer ve nihayetinde Cumhuriyetin ilanı ile kemale ermiştir.
Ancak, 27 Mayıs 1960 Darbesi göstermiştir ki, Hakimiyet-i Milliye’nin karşısında olan, bunu Aziz Milletimize çok gören bir akıl vardır. Bu, kaynağı dış dünyada olan vesayet aklı, hazmedemediği Türk Demokrasisine ilk darbesini 27 Mayıs 1960 darbesi ile vurmuş, 1961 Anayasası ile bunu hâkim bir zihniyet olarak yerleştirmiş, sonrasında gelen muhtıra ve darbe süreçleriyle bunu sürekli tahkim etmiştir.
Vesayet aklının en belirgin özelliği ise kendisini demokrasi kılıfı içinde sunmasıdır. Siyaset alanını sürekli itibarsızlaştırarak kendisini var etmeye çalışan bu zihniyet, yaşanan tüm darbeleri bir şekilde meşrulaştırmış, darbe yapanları çeşitli şekillerde taltif etmiş, ihtiyacına göre ürettiği çeşitli kurumlar eliyle siyasete ve dolayısıyla milli iradeye tahakküm etmiş, aynı zamanda bürokrasi ve medya içinde kendisine destek olan yeni vesayet alanları üretmiştir. Öyle ki 28 Şubat post modern darbesi, millet iradesinin, milletin kararının, inancının, milletin yaşam tarzının suçlu ve illegal olduğunu benimsetmek üzere kurgulanmıştır.
Bir hakkın teslimi olarak ifade etmek gerekir ki, vesayet aklına karşı milletimizin bu direnişinin Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında vuku bulması tesadüf değildir. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan 28 Şubat sürecinin mağduriyetini yaşayan bir lider olarak önce 27 Nisan E-Muhtıra girişimine, sonrasında Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerine karşı kararlı ve net bir duruş sergilemiştir. Bu süreçlerde Milli İrade’ye sahip çıkma konusundaki bu hassasiyeti sayesinde, 15 Temmuz gecesi yaptığı çağrı, Aziz Milletimiz nezdinde, şehadet pahasına büyük bir karşılık bulmuş, bu sayede kökü dışarıda olan o hain darbe girişimi ve arkasındaki vesayet aklı mağlup edilebilmiştir. Bundan sonra gayri milli mihrakların dışarıdan desteklediği yapılar bilmelidir ki onlar iş başındaysa, bizler de iş başındayız.
Tüm bu süreç, birlikte değerlendirildiğinde görülecektir ki 15 Temmuz sadece bir darbe girişiminin bastırılmasının çok ötesinde, hastalıklı bir zihniyetin ve o zihniyetin ektiği hastalıklı tohumların kökünden söküldüğü bir gündür. En net ifadesiyle 15 Temmuz, tam bağımsızlık ve demokrasi yolunda son şehitlerimizi verdiğimiz, Türkiye Yüzyılı’na girerken Milli İrade’nin üstündeki tüm gayrı milli mihrakları temizlediğimiz,
1919’daki Hakimiyeti Milliye hedefinin tamamlandığı gündür.
15 Temmuz Milli İrade Zaferimiz kutlu, şehitlerimizin ruhu şad, gazilerimiz Rıza-i İlahi’ye mazhar olsun.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basmasıyla başlayan Millî Mücadele’nin şifresi olan Hakimiyet-i Milliye, TBMM’nin açılması, savaş meydanlarındaki zafer ve nihayetinde Cumhuriyetin ilanı ile kemale ermiştir.
Ancak, 27 Mayıs 1960 Darbesi göstermiştir ki, Hakimiyet-i Milliye’nin karşısında olan, bunu Aziz Milletimize çok gören bir akıl vardır. Bu, kaynağı dış dünyada olan vesayet aklı, hazmedemediği Türk Demokrasisine ilk darbesini 27 Mayıs 1960 darbesi ile vurmuş, 1961 Anayasası ile bunu hâkim bir zihniyet olarak yerleştirmiş, sonrasında gelen muhtıra ve darbe süreçleriyle bunu sürekli tahkim etmiştir.
Vesayet aklının en belirgin özelliği ise kendisini demokrasi kılıfı içinde sunmasıdır. Siyaset alanını sürekli itibarsızlaştırarak kendisini var etmeye çalışan bu zihniyet, yaşanan tüm darbeleri bir şekilde meşrulaştırmış, darbe yapanları çeşitli şekillerde taltif etmiş, ihtiyacına göre ürettiği çeşitli kurumlar eliyle siyasete ve dolayısıyla milli iradeye tahakküm etmiş, aynı zamanda bürokrasi ve medya içinde kendisine destek olan yeni vesayet alanları üretmiştir. Öyle ki 28 Şubat post modern darbesi, millet iradesinin, milletin kararının, inancının, milletin yaşam tarzının suçlu ve illegal olduğunu benimsetmek üzere kurgulanmıştır.
Bir hakkın teslimi olarak ifade etmek gerekir ki, vesayet aklına karşı milletimizin bu direnişinin Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında vuku bulması tesadüf değildir. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan 28 Şubat sürecinin mağduriyetini yaşayan bir lider olarak önce 27 Nisan E-Muhtıra girişimine, sonrasında Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerine karşı kararlı ve net bir duruş sergilemiştir. Bu süreçlerde Milli İrade’ye sahip çıkma konusundaki bu hassasiyeti sayesinde, 15 Temmuz gecesi yaptığı çağrı, Aziz Milletimiz nezdinde, şehadet pahasına büyük bir karşılık bulmuş, bu sayede kökü dışarıda olan o hain darbe girişimi ve arkasındaki vesayet aklı mağlup edilebilmiştir. Bundan sonra gayri milli mihrakların dışarıdan desteklediği yapılar bilmelidir ki onlar iş başındaysa, bizler de iş başındayız.
Tüm bu süreç, birlikte değerlendirildiğinde görülecektir ki 15 Temmuz sadece bir darbe girişiminin bastırılmasının çok ötesinde, hastalıklı bir zihniyetin ve o zihniyetin ektiği hastalıklı tohumların kökünden söküldüğü bir gündür. En net ifadesiyle 15 Temmuz, tam bağımsızlık ve demokrasi yolunda son şehitlerimizi verdiğimiz, Türkiye Yüzyılı’na girerken Milli İrade’nin üstündeki tüm gayrı milli mihrakları temizlediğimiz,
1919’daki Hakimiyeti Milliye hedefinin tamamlandığı gündür.
15 Temmuz Milli İrade Zaferimiz kutlu, şehitlerimizin ruhu şad, gazilerimiz Rıza-i İlahi’ye mazhar olsun.
YORUMLAR