"BİZ SADAKA İSTEMİYORUZ"
Çanakkale Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği. Basın mensuplarıyla bir toplantı düzenledi.
08 Eylül 2022 - 12:06
Bir otelde gerçekleştirilen toplantıda öncelikle basın mensuplarıyla kahvaltı yapıldı ardından açıklamalarda bulunuldu. ÇEYTD başkanı Murat Çağlayan yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı;
Değerli Basın Mensupları, değerli emeklilikte yaşa takılanlar, kıymetli misafirlerimiz, Kamuoyunda kısaca EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanların mağduriyetine sebep olan yasanın kabulünden bu yana tam 23 yıl geçti. 8 Eylül 1999'da çıkarılmış olan 4447 sayılı yasanın bazı hükümlerinin evrensel hukuk kurallarına aykırı bir şekilde geçmişe yönelik uygulanması emeklilikte yaş şartını, yani EYT sorununu ortaya çıkarmıştır. Mevcut emeklilik şartları KAZANILMIŞ HAKLARIMIZ İKEN ilaveten üçüncü bir şart olarak eklenen yaş şartının geçmişe uygulanması adaletsiz, eşitlik ilkesine aykırı, yasaların öngörülebilir ilkesinin hiçe sayıldığı bir şekilde düzenlenmiştir.
Bizler Çanakkale Eyt Derneğimizi 2019 yılında resmi olarak kurduk. Birçok faaliyetler ve toplantılar, mitingler yaptık, katıldık. Hak mücadelemizi kurumsal bir kimlikle yürüterek kısa sürede ülke genelinde teşkilatlanarak kurulan EYT Federasyonu ile zamanında bir avuç EYT'li olarak başlayan mücadelemiz yine kısa sürede kitlesel bir mücadeleye dönüştü. Bugün EYT Federasyonumuz ve ona bağlı İl Derneklerimizin faaliyetleri ile EYT mağduriyetinin artık bir mevzuat problemi olduğunu her fırsatta ifade ederek tüm çevrelere kabul ettirdik. Bugüne kadar bu zorlu mücadelede bizlere kabul edilemez bir şekilde algılar yapıldı, birçok haksız ithamda bulunuldu ve karşımıza birçok engel çıkartıldı. Fakat bizler tarihe geçecek bir mücadele ile; yılmadan, pes etmeden, aynı zamanda da kırmadan dökmeden, mağduriyetimizi her alanda yasaların bize verdiği izinler çerçevesinde anlatmaya devam ettik, halen de devam ediyoruz. Bugüne baktığımızda, nihayet EYT probleminin bir an önce çözülmesi gereken bir toplumsal problem olduğu, iktidarından muhalefetine tüm siyasi partiler tarafından kabul edilmiş durumdadır. Elbette bu mücadele bu cümlelerde olduğu kadar hızlı gelişmedi. En başından beri birçok olumsuzluklarla karşılaştık. EYT hakkında detaylı bilgiye sahip olmayanlar, yanlış ya da eksik bilgilerle donanmış kişiler tarafından türlü sıfatlarla yaftalandık. Genç yaşta emekli olmak isteyenler olduğumuz öne sürüldü. Kamuoyuna erken emeklilik talebinde bulunanlar olarak gösterildik. Oysaki kimseden ne bir lütuf ne de bir sadaka istedik. Tamamen anayasamızın 60.maddesinde “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir." olarak belirtildiği gibi anayasal hakkımız olan emeklilik hakkımız için mücadele ettik. Bizler yasanın talep ettiği çalışma sürelerini ve sigorta prim ödeme günlerini fazlasıyla doldurmuş hatta iki kat ve fazlasını doldurmaya yaklaşmış emekçileriz. Bizler çalışma hayatına başlarken devletimizin bizden talep ettiği şartları yerine getiren ama söz verildiği gibi emeklilik haklarına kavuşamayan bir kitleyiz. Bizler Emeklilik hayalleri ötelenen ve ilerlemiş yaşlarımıza rağmen EMEKLİ OLAMAYAN ya da EMEKLİ OLUPTA 3500 LİRALARLA Anne Babalarının ellerine bakan, onlara muhtaç bırakılan bir kuşağız. Oysa olması gereken tam tersi değil midir?
Cumhuriyet tarihinde en uzun süre çalışma hayatında kalmaya zorlanarak; hem maaşlarımızdan peşinen kesilen sigorta primlerimiz hem de ödediğimiz gelir vergilerimizle aslında devletine en uzun süre katma değer sağlayan, destek olan bir kuşağız. Buna rağmen hainlikle bile suçlandığımız zamanlar bile oldu. EYT meselesi gündeme geldiğinde erken emeklilik istiyorlar, BOŞ İŞLER, KÖPÜK, BÜTÇEYE YÜK, ÇİFT DİKİŞ söylemleri ile karşı karşıya kaldığımız zamanlar oldu. Bu asılsız suçlamalarla yaftalandığımız günlerde, bazıları başlarını kuma gömerken, bizler dün ne söylediysek bugün de aynısını söylüyoruz! Söylemlerimiz ve taleplerimiz hep aynı oldu. Milim sapmadı. Doğru bir dedik, bu bir hak davasıdır dedik. Namuslu bir hak arayışıdır dedik. Sadaka istemiyoruz dedik. Çocuklarımızın da geleceği için mücadele ediyoruz dedik. Bizler lutüf değil Anamızın ak sütü kadar helal olan emeklilik haklarımızın iadesini istiyoruz dedik.
Şimdi burada bir kez daha soruyoruz. Bedeli fazlasıyla ödendiği halde ötelenen bir hakkın maliyet hesabı yapılabilir mi? Kul hakkının bedeli olur mu? Adaletin maliyeti olur mu? Hangi maliyet hesabıyla kurulmaya çalışılan hangi kombinasyonlar sonucunda HAKKIN, HAK SAHİBİNE İADE EDİLMESİNİ SÜRDÜRÜLEMEZ BULDUNUZ? Lakin, son günlerde yaşanan gelişmelerle birlikte, iktidarında eyt sorununu grup başkanvekilleri, genel başkan yardımcıları ve bakanlar düzeyinde kabullenip çözülmesi gerektiğini söylemesi ve yıl sonuna kadar çözüm için kolları sıvamış olmalarını ve bu çabaları ve çalışmaları takdirle karşıladığımız kadar aynı zamanda da endişeyle de takip ediyoruz. Çünkü artık yine bir seçim arifesindeyiz ve yine her zaman olduğu gibi bir sürü vaat havada uçuşuyor. İktidara talip olan muhalefet partilerinin EYT konusunda vaat vermesini anlıyoruz da; kısa süre önce çözümü sürdürülemez bulan ve şu anda iktidarda olanların EYT çözümü için vaat vermelerini, üzerinde çalışıyoruz demelerini ve de takvim veriyor olmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Şu anda zaten iktidardasınız. Üstelik de 20 yıldır devam eden bir iktidarsınız. Neden çözüm için vaat veriyorsunuz? Neden takvim sunuyorsunuz? Bizlerin talebi ve çözüm isteği ise çok net. Üzerinde aylarca çalışma yapmayı, araştırma komisyonları kurmayı gerektiren bir durum yok ortada. Tüm EYT LİLER olarak çalışma hayatlarımıza başladığımızda, tabi olduğumuz yasalar çerçevesinde ötelenmiş emeklilik haklarımızın iadesini ve aylık bağlama oranlarının düzeltilmesini talep ediyoruz. Şimdilerde öne sürülmesi düşünülen formüller siyasetin ve medyanın diline dolanmış durumda. Önce Almanya Hollanda Finlandiya modelleri irdelendi. İşin içinden çıkılamadı. On kombinasyonlu Formüller beşe indi üçe indi. En son olarak içeriğini bilmediğimiz DEVLET SIRRI GİBİ SAKLANAN bir formüle indi.
Burada dikkat çekmek istediğimiz nokta şu: Emeklilikte Yaşa Takılma konusu dünyanın hiçbir ülkesinde mevzu bahis değildir. Tamamen Türkiye' ye özel tamamen yerli ve milli bir toplumsal problemdir. Farklı farklı formüller üretmeye, laboratuvarlara kapanıp çözüm için formül aramaya gerek yok? 99 öncesi haklarımız neyse o. Asla unutulmaması gereken şey, EYT'liler olarak devlet bütçesine yük değiliz. Hak etmediğimiz bir şey istemiyoruz. Biz lütuf istemiyoruz. Sadaka asla istemiyoruz.. ALTINI BASA BASA ÇİZİYORUZ YENİ MAĞDURYETLER OLUŞMAMASI İÇİN çözümün de FORMÜLSÜZ OLMASINI istiyoruz. Şu anda masamızda tek formül var. Onu da zamanı gelince açıklayacağız söylemlerini ise, gerçekten anlamakta ve kavramakta zorluk çekiyoruz!
1- Öncelikle neyin tek formülü YASA BELLİ, MAĞDURİYET BELLİ, tek formül derken kastınız nedir?
2- Neyin zamanı gelince açıklayacaksınız? VATANDAŞIM MAĞDUR EDİLMİŞ BİR AN EVVEL ÇÖZMEK GEREK DEMEK GEREKMEZ Mİ?
3- Formülünüz de 2008 yılında İKTİDARINIZDA çıkarılan aylık bağlanma oranlarının DÜŞÜRÜLMESİ İLE kuşa dönen ve asgari ücret altında bağlanan emekli maaşlarımız insanca yaşayabileceğimiz maaşlar olacak mı?
4- En önemlilerden gördüğümüz sorunlardan biri de Z kuşağımız Yani EYT’lilerinin çocuklarının SGK yasalarından Yaş haddi ve Abo sebebiyle geleceğe güvenle bakabileceği SGK yasalarını tekrar ele alıp güvenli ortamı HAZIRLAYACAKMISINZ?
Soruyoruz ve sesleniyoruz; hem iktidara hem de muhalefete Tekrar altını çizelim, Bugün mağduriyet 23. Yılını tamamlıyor. Dile kolay çeyrek asır! İktidarın Zamanı gelince çözümünü açıklayacağız dediği bu toplumsal problem Türkiye'nin kabuk bağlamayan bir yarası haline gelmiş artık. BU Formül ve zamanı gelince açıklayacağız söylemleri ister istemez EYT meselesinin yine bir seçim malzemesi yapılmak istendiği yönünde düşüncelere itiyor bizleri. Bu artık bizim asla kabul etmeyeceğimiz, edemeyeceğimiz bir yaklaşım tarzıdır. EYT probleminin artık finansal bir problem olmadığı ve bir an önce çözülmesi gereken büyük bir toplumsal, sosyal bir problem olduğu kabul edileli çok oldu. EYT problemi siyasetin eliyle doğurulmuş ve yine siyasetin eliyle çözülmesi gereken bir problem olduğu kadar; bünyesinde barındırdığı her görüşten mağdurların mevcudiyetiyle de siyasetin çok üstüne çıkmış toplumsal bir yaradır. Şimdi sıra ona geldi, çalışma bakanımızın dosyası önümüzde, elimizde tek bir formül var, onu da zamanı gelince açıklayacağız söylemlerinin karşılığı bu kitlede maalesef bulunmamaktadır. EYT kitlesi artık çok daha bilgili, bilinçli ve haklarını bilmekte ve her şeyin farkındadır. Biz artık Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yiyecek olan topluluğuz. En bilinçli topluluk olarak vatandaşlık görevimizi kullanırken yaşadığımız mağduriyeti, zorlukları tabi ki unutacak da değiliz. Zaman kaybetmeden vatandaşımın yaşadığı mağduriyetler önemli diyorsanız sürüncemede bırakmayın. Eyt sorununun çözümü seçim malzemesi yapılacaksa bilinsin ki eyt mağdurları aileleriyle birlikte 15 milyonluk kitlesiyle, mağduriyetlerinin formulsüz çözülmesi için, demokratik haklarının gereğini, 2023 seçimlerinde yapacaklarından kimsenin şüphesi olmasın .Tüm mağdur kaderdaşlarımla tekrar haykırıyoruz! Anayasal hakkımız olan emeklilik hakkımızı ve abo nunda düzeltilmesiyle insanca yaşayabileceğimiz maaşlarımızı istiyoruz.. Bizlere bazıları da muhalif kimlik yaftası yapıştırmak istiyor. Buna da bir açıklık getirmek isterim. Evet, bizler, iktidara talip olupta ;Hakkımızı savunmayan, dile getirmeyen ,çözüm önerisinde bulunmayan , muhalefete de muhalifiz, iktidarda olup haklarımızı iade etmeyip ,mağduriyet yaşamamıza sebep olanlara da muhalifiz. Kimilerinin derdi seçim olsa da, bilisin ki bu mağdur kitlenin derdi geçimdir geçim. Bıçak kemiği deldi geçti Bilin İSTİYORUZ! Sözlerime burada son verirken başta Eyt Federasyonu Genel Başkanı Sayın Gönül Boran Özüpak ve dernek başkanlarımıza, Çanakkale Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği Yönetim Kurulunda Bulunan arkadaşlarıma ve üyelerimize ve bugüne kadar eyt için elini taşın altına koymuş ve bu mücadelede yer almış emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Değerli basın mensupları, emekçi arkadaşlarım; Bu günkü basın açıklamamızda aramızda olduğunuz için çok teşekkür ediyor. Sevgi ve saygılarımızla, herkese sağlıklı günler diliyorum.
Değerli Basın Mensupları, değerli emeklilikte yaşa takılanlar, kıymetli misafirlerimiz, Kamuoyunda kısaca EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanların mağduriyetine sebep olan yasanın kabulünden bu yana tam 23 yıl geçti. 8 Eylül 1999'da çıkarılmış olan 4447 sayılı yasanın bazı hükümlerinin evrensel hukuk kurallarına aykırı bir şekilde geçmişe yönelik uygulanması emeklilikte yaş şartını, yani EYT sorununu ortaya çıkarmıştır. Mevcut emeklilik şartları KAZANILMIŞ HAKLARIMIZ İKEN ilaveten üçüncü bir şart olarak eklenen yaş şartının geçmişe uygulanması adaletsiz, eşitlik ilkesine aykırı, yasaların öngörülebilir ilkesinin hiçe sayıldığı bir şekilde düzenlenmiştir.
Bizler Çanakkale Eyt Derneğimizi 2019 yılında resmi olarak kurduk. Birçok faaliyetler ve toplantılar, mitingler yaptık, katıldık. Hak mücadelemizi kurumsal bir kimlikle yürüterek kısa sürede ülke genelinde teşkilatlanarak kurulan EYT Federasyonu ile zamanında bir avuç EYT'li olarak başlayan mücadelemiz yine kısa sürede kitlesel bir mücadeleye dönüştü. Bugün EYT Federasyonumuz ve ona bağlı İl Derneklerimizin faaliyetleri ile EYT mağduriyetinin artık bir mevzuat problemi olduğunu her fırsatta ifade ederek tüm çevrelere kabul ettirdik. Bugüne kadar bu zorlu mücadelede bizlere kabul edilemez bir şekilde algılar yapıldı, birçok haksız ithamda bulunuldu ve karşımıza birçok engel çıkartıldı. Fakat bizler tarihe geçecek bir mücadele ile; yılmadan, pes etmeden, aynı zamanda da kırmadan dökmeden, mağduriyetimizi her alanda yasaların bize verdiği izinler çerçevesinde anlatmaya devam ettik, halen de devam ediyoruz. Bugüne baktığımızda, nihayet EYT probleminin bir an önce çözülmesi gereken bir toplumsal problem olduğu, iktidarından muhalefetine tüm siyasi partiler tarafından kabul edilmiş durumdadır. Elbette bu mücadele bu cümlelerde olduğu kadar hızlı gelişmedi. En başından beri birçok olumsuzluklarla karşılaştık. EYT hakkında detaylı bilgiye sahip olmayanlar, yanlış ya da eksik bilgilerle donanmış kişiler tarafından türlü sıfatlarla yaftalandık. Genç yaşta emekli olmak isteyenler olduğumuz öne sürüldü. Kamuoyuna erken emeklilik talebinde bulunanlar olarak gösterildik. Oysaki kimseden ne bir lütuf ne de bir sadaka istedik. Tamamen anayasamızın 60.maddesinde “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir." olarak belirtildiği gibi anayasal hakkımız olan emeklilik hakkımız için mücadele ettik. Bizler yasanın talep ettiği çalışma sürelerini ve sigorta prim ödeme günlerini fazlasıyla doldurmuş hatta iki kat ve fazlasını doldurmaya yaklaşmış emekçileriz. Bizler çalışma hayatına başlarken devletimizin bizden talep ettiği şartları yerine getiren ama söz verildiği gibi emeklilik haklarına kavuşamayan bir kitleyiz. Bizler Emeklilik hayalleri ötelenen ve ilerlemiş yaşlarımıza rağmen EMEKLİ OLAMAYAN ya da EMEKLİ OLUPTA 3500 LİRALARLA Anne Babalarının ellerine bakan, onlara muhtaç bırakılan bir kuşağız. Oysa olması gereken tam tersi değil midir?
Cumhuriyet tarihinde en uzun süre çalışma hayatında kalmaya zorlanarak; hem maaşlarımızdan peşinen kesilen sigorta primlerimiz hem de ödediğimiz gelir vergilerimizle aslında devletine en uzun süre katma değer sağlayan, destek olan bir kuşağız. Buna rağmen hainlikle bile suçlandığımız zamanlar bile oldu. EYT meselesi gündeme geldiğinde erken emeklilik istiyorlar, BOŞ İŞLER, KÖPÜK, BÜTÇEYE YÜK, ÇİFT DİKİŞ söylemleri ile karşı karşıya kaldığımız zamanlar oldu. Bu asılsız suçlamalarla yaftalandığımız günlerde, bazıları başlarını kuma gömerken, bizler dün ne söylediysek bugün de aynısını söylüyoruz! Söylemlerimiz ve taleplerimiz hep aynı oldu. Milim sapmadı. Doğru bir dedik, bu bir hak davasıdır dedik. Namuslu bir hak arayışıdır dedik. Sadaka istemiyoruz dedik. Çocuklarımızın da geleceği için mücadele ediyoruz dedik. Bizler lutüf değil Anamızın ak sütü kadar helal olan emeklilik haklarımızın iadesini istiyoruz dedik.
Şimdi burada bir kez daha soruyoruz. Bedeli fazlasıyla ödendiği halde ötelenen bir hakkın maliyet hesabı yapılabilir mi? Kul hakkının bedeli olur mu? Adaletin maliyeti olur mu? Hangi maliyet hesabıyla kurulmaya çalışılan hangi kombinasyonlar sonucunda HAKKIN, HAK SAHİBİNE İADE EDİLMESİNİ SÜRDÜRÜLEMEZ BULDUNUZ? Lakin, son günlerde yaşanan gelişmelerle birlikte, iktidarında eyt sorununu grup başkanvekilleri, genel başkan yardımcıları ve bakanlar düzeyinde kabullenip çözülmesi gerektiğini söylemesi ve yıl sonuna kadar çözüm için kolları sıvamış olmalarını ve bu çabaları ve çalışmaları takdirle karşıladığımız kadar aynı zamanda da endişeyle de takip ediyoruz. Çünkü artık yine bir seçim arifesindeyiz ve yine her zaman olduğu gibi bir sürü vaat havada uçuşuyor. İktidara talip olan muhalefet partilerinin EYT konusunda vaat vermesini anlıyoruz da; kısa süre önce çözümü sürdürülemez bulan ve şu anda iktidarda olanların EYT çözümü için vaat vermelerini, üzerinde çalışıyoruz demelerini ve de takvim veriyor olmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Şu anda zaten iktidardasınız. Üstelik de 20 yıldır devam eden bir iktidarsınız. Neden çözüm için vaat veriyorsunuz? Neden takvim sunuyorsunuz? Bizlerin talebi ve çözüm isteği ise çok net. Üzerinde aylarca çalışma yapmayı, araştırma komisyonları kurmayı gerektiren bir durum yok ortada. Tüm EYT LİLER olarak çalışma hayatlarımıza başladığımızda, tabi olduğumuz yasalar çerçevesinde ötelenmiş emeklilik haklarımızın iadesini ve aylık bağlama oranlarının düzeltilmesini talep ediyoruz. Şimdilerde öne sürülmesi düşünülen formüller siyasetin ve medyanın diline dolanmış durumda. Önce Almanya Hollanda Finlandiya modelleri irdelendi. İşin içinden çıkılamadı. On kombinasyonlu Formüller beşe indi üçe indi. En son olarak içeriğini bilmediğimiz DEVLET SIRRI GİBİ SAKLANAN bir formüle indi.
Burada dikkat çekmek istediğimiz nokta şu: Emeklilikte Yaşa Takılma konusu dünyanın hiçbir ülkesinde mevzu bahis değildir. Tamamen Türkiye' ye özel tamamen yerli ve milli bir toplumsal problemdir. Farklı farklı formüller üretmeye, laboratuvarlara kapanıp çözüm için formül aramaya gerek yok? 99 öncesi haklarımız neyse o. Asla unutulmaması gereken şey, EYT'liler olarak devlet bütçesine yük değiliz. Hak etmediğimiz bir şey istemiyoruz. Biz lütuf istemiyoruz. Sadaka asla istemiyoruz.. ALTINI BASA BASA ÇİZİYORUZ YENİ MAĞDURYETLER OLUŞMAMASI İÇİN çözümün de FORMÜLSÜZ OLMASINI istiyoruz. Şu anda masamızda tek formül var. Onu da zamanı gelince açıklayacağız söylemlerini ise, gerçekten anlamakta ve kavramakta zorluk çekiyoruz!
1- Öncelikle neyin tek formülü YASA BELLİ, MAĞDURİYET BELLİ, tek formül derken kastınız nedir?
2- Neyin zamanı gelince açıklayacaksınız? VATANDAŞIM MAĞDUR EDİLMİŞ BİR AN EVVEL ÇÖZMEK GEREK DEMEK GEREKMEZ Mİ?
3- Formülünüz de 2008 yılında İKTİDARINIZDA çıkarılan aylık bağlanma oranlarının DÜŞÜRÜLMESİ İLE kuşa dönen ve asgari ücret altında bağlanan emekli maaşlarımız insanca yaşayabileceğimiz maaşlar olacak mı?
4- En önemlilerden gördüğümüz sorunlardan biri de Z kuşağımız Yani EYT’lilerinin çocuklarının SGK yasalarından Yaş haddi ve Abo sebebiyle geleceğe güvenle bakabileceği SGK yasalarını tekrar ele alıp güvenli ortamı HAZIRLAYACAKMISINZ?
Soruyoruz ve sesleniyoruz; hem iktidara hem de muhalefete Tekrar altını çizelim, Bugün mağduriyet 23. Yılını tamamlıyor. Dile kolay çeyrek asır! İktidarın Zamanı gelince çözümünü açıklayacağız dediği bu toplumsal problem Türkiye'nin kabuk bağlamayan bir yarası haline gelmiş artık. BU Formül ve zamanı gelince açıklayacağız söylemleri ister istemez EYT meselesinin yine bir seçim malzemesi yapılmak istendiği yönünde düşüncelere itiyor bizleri. Bu artık bizim asla kabul etmeyeceğimiz, edemeyeceğimiz bir yaklaşım tarzıdır. EYT probleminin artık finansal bir problem olmadığı ve bir an önce çözülmesi gereken büyük bir toplumsal, sosyal bir problem olduğu kabul edileli çok oldu. EYT problemi siyasetin eliyle doğurulmuş ve yine siyasetin eliyle çözülmesi gereken bir problem olduğu kadar; bünyesinde barındırdığı her görüşten mağdurların mevcudiyetiyle de siyasetin çok üstüne çıkmış toplumsal bir yaradır. Şimdi sıra ona geldi, çalışma bakanımızın dosyası önümüzde, elimizde tek bir formül var, onu da zamanı gelince açıklayacağız söylemlerinin karşılığı bu kitlede maalesef bulunmamaktadır. EYT kitlesi artık çok daha bilgili, bilinçli ve haklarını bilmekte ve her şeyin farkındadır. Biz artık Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yiyecek olan topluluğuz. En bilinçli topluluk olarak vatandaşlık görevimizi kullanırken yaşadığımız mağduriyeti, zorlukları tabi ki unutacak da değiliz. Zaman kaybetmeden vatandaşımın yaşadığı mağduriyetler önemli diyorsanız sürüncemede bırakmayın. Eyt sorununun çözümü seçim malzemesi yapılacaksa bilinsin ki eyt mağdurları aileleriyle birlikte 15 milyonluk kitlesiyle, mağduriyetlerinin formulsüz çözülmesi için, demokratik haklarının gereğini, 2023 seçimlerinde yapacaklarından kimsenin şüphesi olmasın .Tüm mağdur kaderdaşlarımla tekrar haykırıyoruz! Anayasal hakkımız olan emeklilik hakkımızı ve abo nunda düzeltilmesiyle insanca yaşayabileceğimiz maaşlarımızı istiyoruz.. Bizlere bazıları da muhalif kimlik yaftası yapıştırmak istiyor. Buna da bir açıklık getirmek isterim. Evet, bizler, iktidara talip olupta ;Hakkımızı savunmayan, dile getirmeyen ,çözüm önerisinde bulunmayan , muhalefete de muhalifiz, iktidarda olup haklarımızı iade etmeyip ,mağduriyet yaşamamıza sebep olanlara da muhalifiz. Kimilerinin derdi seçim olsa da, bilisin ki bu mağdur kitlenin derdi geçimdir geçim. Bıçak kemiği deldi geçti Bilin İSTİYORUZ! Sözlerime burada son verirken başta Eyt Federasyonu Genel Başkanı Sayın Gönül Boran Özüpak ve dernek başkanlarımıza, Çanakkale Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği Yönetim Kurulunda Bulunan arkadaşlarıma ve üyelerimize ve bugüne kadar eyt için elini taşın altına koymuş ve bu mücadelede yer almış emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Değerli basın mensupları, emekçi arkadaşlarım; Bu günkü basın açıklamamızda aramızda olduğunuz için çok teşekkür ediyor. Sevgi ve saygılarımızla, herkese sağlıklı günler diliyorum.
YORUMLAR